2 Mayıs 2017 Salı

parliament blue night

Yalnız kalmanın bir pahası var elbet

Hırslanmak, ayrı.

Üzülmek, apayrı. 

Bir filiz yeşermeye çalışıyor,

Tohumu daha yeni toprağa karışmışken, gül biçmiş utanmadan. 

Bir filiz yeşermek istiyor,

Güneş çıkacakken, ahmakıslatana tutulmuş. 

Yalnız kalmanın bir pahası var elbet. 

Güneşli günde yağmura yakalanıp gökkuşağıyla gözlerin kamaşması gibi, yalan ve dolan pahalar. 

Pahalara paha biçemedim. 

Senden de hırsımdan vazgeçemedim. 

Birayı çoğalttım tütünün dibine vurdum.

Sayende beleşe parliament içer oldum. 

Sevmem ben naylon tadında sigaraları,

Geri dönüşemeyen her bir şey, yapıma aykırı. 

Sabah kalkıp da umutları raylara döke saça işe gelirken,

Akşam eve dönüşte o ölü kediyi görüyorum hep. 

Bir aydır yatıyor cansız, kargaların gaspından kalakalmış derisiyle. 

Bir tek ben mi görüyorum?

(Acaba?)


İçimde bir çığlık büyüyor sessiz. 

Sen orada, ben burada, diğerleri de şuralarda bir yerlerde. 

Bermuda şeytan üçgeni gibiyiz. 

Noktalar birleşmiyor.

Adımlar büyüdükçe, yollar kısalıyor. 

Ayaklar uzaklaştıkça birbirinden, ellerim terliyor. 

Bu gece çok tütün ve unutmalı hırsları. 

Hayat dilimimin  %100 malt zamanları. 


Birayı çoğalttım tütünün dibine vurdum

Sayende beleşe parliament içer oldum.

Parliament içer oldum, naylon tadı

Keşke tenime kazımasaydım adını. 



Hiç yorum yok: