20 Ağustos 2009 Perşembe

adam asmaca

bazen tıkanır insan.
boğazda düğüm olur birşeyler.
kelimeler çıkmaz ağızdan dışarı..
ağzın harflerle dolar birbirine karışır bir anlam oluşturamazsın.
halbuki anlatmak istediğin ne kadar çok şey birikmiştir orada.
yutarsın geri.
susarsın...
sustukça çoğalır içinde alfabenin tüm harfleri..
birikir..
sessizler seslileri alır koynuna...
susarsın..
düğüm olur için...
aklın bir dolu yumak..


küçükken en çok adam asmaca oynamayı severdim ben...
doğru kelimeyi ortaya çıkaracak olan her bildiğin harf, çöpten adamın kolunu bacağını oluşturur..
doğru harfler kelimeyi oluştururken, o kelime çöpten adamın sonu olur...

harfler ağzımdan çıkmıyor artık kelimeleri bilsem de...
mutlu etmiyor beni bu oyun...
her astığım adam benim şimdilerde...
her doğru kelimeyle..

2 Ağustos 2009 Pazar

röntgen

hayatımıza yön vermek her zaman elimizde midir?
çoğu zaman önümüzde uzanan yolları tercih ederken, farklı bir yaşamı arzulamak,bastırılan istekleri gerçekleştirmek için adım atmak zor mu?
sonuçlarından korkarak adım at(a)mamak ve yapıl(a)mayan, cesaret edil(e)meyen isteklerin sadece "istek" olarak kalmasından rahatsızlık duymak bir gün..

"Ah keşke yapsaymışım/deseymişim/cesaret etseymişim.."

peki ya yapılanlardan, istenip de icraate dökülen her hareketten birgün pişmanlık duymak?
hangisi daha doyurucu daha rahatsız edici?
yap(a)mayıp içerde biyerde ruhun bi köşesinde sıkışıp kalması mı yoksa yapmaya cesaret edip, yolu değiştirip o yolda kaybolmanın verdiği rahatsızlık mı daha doyurur insanı?
yada doyuramaz !
belki de hiçbiri...
seçimlerimiz mi belirler her zaman hayatımızın yapı taşlarını?
seçemediklerimiz,seçmeye korktuklarımız,yada seçmek zorunda kaldıklarımız..?
ya mutluluğa giden yol seçtiklerimizden değil de seçemediklerimizden, elimizin tersiyle ittiğimiz seçimlerden geçiyorsa..?
tam bir muamma..?
ruhun röntgenini çekip bakmak mümkün olsaydı, sayısız bastırılmış isteğin isyan halinde içerde biyerlerde çarpıştığını görür ve boşvermiş bir hayata tahammül edemezdik belki de...

bazen istemek de yetmez, seçmek de..
hayat belirlerse seçmen gereken yolu, karşı çıkamazsın bazen..
yaşanacakların karından yaşanmışların zararını çıkardığında elinde kalan koskoca bir sıfırsa çabalamak boşa...
önünde uzanan yolda yürü o vakit.. çabalama!
nasılsa kayıp yok,kazanç yok...
ama diyebilirsen ki yaşayacaklarımın karı gördüğüm zarardan büyük olacak, o zaman değer belki savaşmaya..

bir gün,
"ah keşke yapsaydım/deseydim/cesaret etseydim.." dememek için...

ya savaş ya kaybet...

1 Ağustos 2009 Cumartesi

bundandolayıböyle

hep sebeplerimiz vardır, yaptıklarımızın uyumlu kılıflarını oluşturan.
hep bahanelerimiz vardır, bizi üzen,sevindiren,mutlu eden,duygularımıza,düşüncelerimize yön veren herşeyin mutlaka bir altyapısı.
geçerlidir..
değiştirilemez!
sebep biz değilizdir yada içimizden öyle geldiği için değildir..
ya başkalarıdır yada öznesiz dış etkenler.
hayatın kendisidir çoğu zaman sebep.
sıkılmamızın,işe yaramaz hissetmemizin,şansımızın istatistiksel seviyesinin....
sebep en genel haliyle "hayat"ın ta kendisidir.
yaptıklarımızın sorumluluğunu alabilmek bu kadar kolay olsaydı "bundandolayıböyle" demezdik hiçbirimiz..
işte tam da bu yüzden,

bundandolayıböyle!